BLOGGER TEMPLATES - TWITTER BACKGROUNDS

Hürriyet

20 Kasım 2008 Perşembe

AŞK KIRINTISIYMIŞ YAŞADIKLARIMIZ


Çok korkuyordum hayattan, o kadar örselenmişti ki yüreğim o güne kadar. Yeni doğan günden bile kaçırıyordum gözlerimi artık. Tek gördüğüm karanlık dolu, eski zamanların kokusuyla dolmuş boş bir odaydı. Duvardaki tablo, neydi o resim? Geçmişimin gölgesi peşimde miydi hala? Ben kaçıyordum,onlar da hiç hızları kesilmeksizin peşimden geliyordu sanki. Bıkıp ta usandığım acıların hepsi sanki işbirliği yapmış beni ezip yok etmeye çalışıyorlardı. Önüme çıkan her kapıdan gireceğimi fark etmeden kaçıyordum her şeyden. Aslında onun söyledikleri doğruydu, bekli korkaklıktı benim yaptıklarım. Işık nerden geliyor, nasıl buluyorum yolumu hatırlamıyorum. Tek istediğim arkama bakmadan koşmak, kaçmak, her şeyden uzak olmaktı. Kaçtım en sonunda ama…..Nereye?


Zalimleşmiş bir yaşam, zalimleşmiş insanlar ve kara yürekleri. İşte beni bekleyen yine buydu. Yılgınlıklarım biraz azaldığı anda , yakalandım yine. Umutlandım bir an, acaba o mu diye. Yüreğime akan sıcacık bir şeyler vardı, içimi ısıtan. Kabuklarımı çıkardım kendi ellerimle bir bir. İçimdeydi artık yeniden sevgim. Küskünlüklerimi bir tarafa atıp sıkı sıkı tutunuyordum ona. Odamın o geçmişten kalan kesif kokusu yok oldu, bahar çiçekleri açıyordu sanki her bir köşede. Dilimden bir şarkı dökülür oldu, sana dair sevgiyi aşkı anlatan. Bitmeyecek sandığımız hikayelerden birini okumuyor yaşıyordum sanki.


Eskilerden bir tat, sanki çok öncelerden tanıdığım bir kokuydu şimdi hissettiğim. Bir taraftan korkuyordum, bana çok az zaman önce kuruyan bir yarayı hatırlatıyordu bu hisler. Ama elini uzattığında tutmaktan kendimi alamadım. Senin rüzgarına bırakmıştım kendimi çoktan. Nereye götürecek ne olacak diye düşünmeden geldim peşinden. Öyle bir eşsiz bir maviliktin ki sen, gözlerimi, gönlümü senden alamıyor, seni kelimelerle anlatamıyordum. Uzun süreceğini sandığım bir yolculuğa çıktım senle sorgusuz sualsiz…


Zaman her zaman mutluluklara gebe olmuyor, nerde başladı hatalar? Kırmaya ve kırılmaya başladık anlayamadığım bir zamanda. Hikayemin ortasına gelmeden sona geliş çanları çalıyordu kulaklarımda. Kısacık bir zamanda kırmaya ve yakmaya başladın sana dair güzelliklerimi. Harcanamayacak kadar değerliydim oysa…Kırılmayacak kadar ince zarif. İlk yalan, ilk kavga, ilk aldatış…İlkler oldu ama sonrakiler asla son olamadı , yazık….Sevmiştim oysa ben seni, senden de fazla. İnsan içine yüreğine sindirir ya bazen, öyle sindirdim ben sana ait olanları hep. Başka birinin elini tutmamam için hiçbir sebebim yokken, hep aklımda yüreğimde sen varken, sennnnn?


Bana sakın senden bahsetme, duymak istemiyorum. Yangınlarımı söndüremeyen sen, sevgimi taşıyamayıp ta altında ezilen yine sen. Hey sen! Neden ben? Aldatmak için, kırmak için, yalanlarınla yüreğimi doldurmak için neden ben? Aşka asi olmak var benim içimde artık. Hep kırıntılar kaldı önümde yüreğimde. Aşk kırıntısıyla doyacak kadar küçük değil benim sevdam da, yüreğim de. Sen, her şeyin sebebi de sensin bedeli de. İsyanlarımın elebaşısı da sensin, savaşlarımdaki mağlup olan tarafta sen.


Yüreğimin en büyük isyanına oynuyorum artık, bitip tükenmek bilmeyen özlem dolu, aslında olmadığını bildiğim sevdama. Senden arta kalan, küllenmiş anılara. Aşk kırıntılarıyla doymuyor bu yürek, öyle büyük bir sevdayla gel ki, o kendini arşta sanan aşk bile kıskansın bu yüreği. İsyanlarım hep sana aşk , kırıntılarını da al git. Ben büyük, büyük, büyük bir yürek oldum artık. Sevdamın rengiyle boyamadan seni, git……………..



Mavisihir

0 yorum: