BLOGGER TEMPLATES - TWITTER BACKGROUNDS

Hürriyet

27 Kasım 2008 Perşembe

BU SON GİDİŞİM


Geride kalan her şeyi unutmak istiyordum bir çırpıda. Otobüsüm perona yanaşmış büyük bir tören havasında herkes beni bekliyordu sanki. Geri dönmek bana ait olanları toplayıp almak istediğimde hep o bakışını getiriyordum gözlerimin önüne. Yangınlar vardı yüreklerimizde ama çıkar yol yoktu bu terk edişten başka. Biliyordun sen de. Öyle bakma bana bu kapıdan son kez çıkıp giderken. İçim acıyor dedim sana ben çok zaman önce. Ne sen ne ben erteleyemedik bu gidişi. Sanıyorduk ki bu rüya hep sürecek her şey aynı kalacak. Kim kandırdı seni böyle? Umutlandım, umutlandın sevdaların gelip de gitmeyeceğine dair. Pazarda o satıcıların çığlıklarının arasında bile seni dinler oldum ben. Çığırtkanların her gün sokaktan geçerken, özellikle bu pencerenin altında daha çok bağırdıklarını bilir misin? Belki sen de duymuşsundur bu sabah. Sana beni duyurmamak için geldiler değil mi? Öyle hissettin biliyorum. Ben de şimdi öyle hissediyorum, kader değil sanki bu olanlar. Kısacık, bir perdelik bir oyun….


Tören bitti ve benim gitme saatim geldi. Nedendir bilmem, gözlerim seni aradı birden otobüsün dışında. Çıkar gelirsin belki. Belki bana; gitme kal benimle her şeye rağmen dersin diye ümitlendim işte, öyle çocukça. İnsan hep kavuşmalarda çocuklaşır bilirdim, ayrılıkların da aslında küçücük bir parçası inceden yakarmış yüreği çocukça. Öksüzlük, yetim kalmak gibi bir şey bu. Doğru, hayatımda sen varken her şeye sahiptim çünkü. Şimdi hiçbir şeyim yokmuş gibi geliyor bana. Çocukça ağlıyor gözlerim, dün kendime olgun bir söz verdiğim halde. Yüreğim senle küçülmüş saçlarımdaki aklara inat.


Sen gitme, kal benimle… diye tekrarlarken sen kapıda, ben sokakta topuklarımın seslerini dinledim senden uzaklaşırken. Sesler uzaklaştıkça yükseldi, başka hiç bir şey duyulmaz oldu sokaklarda. Herkes biliyordu sanki bu son gidişi. Öylece camdan yola bakarken bunları geçirdim aklından. Bir taraftan da kızdım herkese, neden engel olmadınız bana sanki. Onu orada bırakıp gitmeme göz yumdunuz. Şimdi nasıl, kimsesiz, çaresiz kaldığını görüyor musunuz sizler? Siz ben olabilir misiniz hiç, benim boş bıraktığım koltuğu doldurabilir misiniz? Senin dünyanda bir koltukluk anım kaldı sahi benim. O koltukta geçen bir saat…


Nasıl da kaptırmışım kendimi bu ne olduğunu bilmediğim, isim veremediğim şeye. Aşk, bilmem ki ben onu, nedir, nasıl yaşanır, yakar mı, yakmaz mı? Yalnız insanların dünyasında yolları bir kapıda kesişen iki insan. Öyle çok yağıyordu ki yağmur, isyan ettim ben o yağmura biliyor musun? Çok yorgun ve ıslaktım, çaldım kapıyı. Üşüyordum, çok üşüyordum hem de. Sıcak bir çaydı istediğim ama gözlerinde kaldı her şey. Koltuk, evet orada kaldı ruhum. Dondum sanki, hayat ilerlemedi birden. Çayı yudumlarken hiç konuşmayışın, o sessizlik o kadar çok şey anlatıldı ki sanki. Gözlerin valsi dedim ben sana, varsın bu isimle kal hatıralarımda. Bir saat, güneş çıktı yağmurun arasından. Pencereden dalıverdi ışık hüzmeleri.


Gittikçe geride bırakıyordum o şehri. Ayrılmadan önce, hiçbir şeyin tutmadığı bu şehirde, bir şeylerim kaldı benim. Zamanın hangi çarkındaydın sen, nerde kadın hayatıma gelirken? Neden soruyorsam sana bunları, ,insan işte…. Saatleri ve kilometreleri bıraktım geride. Yeni bir hayat için çıkmıştım evden.Yeni yollarda, yeni yerlerde, yeni insanlarla devam edecektim kaldığım yeri biraz ileriye sarıp. Ama sen, aklım sende kaldı benim. Bu son yolculuğum benim, dönüşü yok, molası yok, durağı yok. Göçebe bir hayat benimkisi belki kim bilir? Her güzel sokakta bir anım olmadan yaşamak, her sahilde izlenen kızıl mavi gün batımları. Ve o koltukta yaşanan bir saat, sadece gözlerin valsinin yaşandığı,yudumladığım sıcak çay…


Bir gün ben dönecek olursam, lütfen o kapının ardında dur ya da sen de al kendini oradan, çık son yolculuğa. Kim bilir belki yine kesişir yolumuz bir gün batımında? Söz şarabımı paylaşırım seninle o gün batımında, son yolculuğumun son hatırası…..



Mavisihir

0 yorum: