BLOGGER TEMPLATES - TWITTER BACKGROUNDS

Hürriyet

23 Aralık 2008 Salı

ÇINGIRAKLAR

İpin iki ucuna bağlanmış çıngıraklar, her yerde sesleri yankılanıyor. Kulaklarımı tırmalayan bu gürültüden kurtulmanın yollarını arıyorum. Yol kenarlarına bakıyorum, sanki bana inat yine her yerde rüzgar çanları. Çınnnnnnnnnnn……Durmadan bu ses, evde, yolda, uykuda, kulaklarıma garezin olduğunu düşünemeye başladım. Sessizliği beklerken karşıma çıkan bu çınnnn sesleri. Delirmemek mümkün değil.


Düşünsenize; bir arkadaşınızın dağda evi var, siz de sıkıldınız şehir yaşamının gürültüsünden. Tam zamanında gelen bir davet, hayır demeye haliniz yok. Atlıyorsunuz hatta;
_Hemen hazırlanıyorum, seni alırım yarım saat sonra.
Ahh bu sabırsızlığımız yok mu? Evet, yolculuğa gün batımı eşlik ediyor, hava sıcak, ağustostayız. Arabadan dışarıyı seyretmek güzel. Her taraf yemyeşil orman, aşağıda ucusuz bucaksız mavilik.
_ Ohhh, keşke hep gelsem buraya, yanımda da arkadaşım.Ne güzel.


Hayal kurmak güzel. Eve az kaldı diyor yanınızdaki ses, şu virajı dön soldaki yol. Birkaç dakika sonra evdeyiz. Hayal edin bir dağ evi nasıl olur, Türk usulü? Aynen bu işte. Her yer ağaçtan, Önünde Trabzanlar, bir masa ve sandalyeler. Aman Allah’ım bu da ne heryerde rüzgar çanı, çıngırak. Ne kadar hayal edebilirseniz işte. Bir çığlık atmak geldi içimden ama atamıyorum. Tam ben sessizlik isterken, dünyam yıkıldı. Dağ evi macerama bak şimdi. Neden atlarsın ki her şeye. Sessizce oturamadın evinde.


Arkadaşıma çaktırmadım tabi. Neyse, yemek yedik mangal keyfi, tipik piknik havasında ben. Biraz yürüyüş, sadece evde sandığım o çanlar evin etrafında yürüme mesafesinde her yerde. Arkadaşım seviyormuş, ne garip huy? Takmış takıştırmış her yere, onu da hayal edin. Yürüme faslını geçirdik ama evi napıcam ben şimdi. Pamuk var mıdır acaba? Ağustos bile olması bir şey değiştirmiyor, akşam rüzgar çanları başladı aralıksız sallanmaya. Rüzgar esme diyorum, beni dinler mi başı boş rüzgar. Sanki bana inat, estikçe esti. Ben sabahladım. Ne kabuslar, ne karabasanlar.
_Neden geldim ben buraya?
_Kalkıp gitsem ne olur?
_Evimi özledimmmmm!
_Sessizlik istiyorummm!
_Allah’ım ne işim var burada?
_Keşke şu tanıştığım adamla yemek yeseydim bu akşam, o kadar da ekmek için uğraştım.Ama o da sakız gibiydi mübarek.
_Offfff, sızlanmanın anlamı yok.


Sabaha kadar dinledim çanları, çıngırakları, bir de çakal sesleri tabi.Bir ara evin önünden geçti ikisi, pencereden gördüm. Arabama haince baktılar, yiyecekler sanki. Deli Süreyya , aldın mı ağzının payını. Sabaha karşı birkaç saat dalmışım. Arkadaşım geldi;
_Süreyya, hadi kahvaltıya.
Bilmez ki, Süreyya sabaha kadar nöbetteydi.


Bilmez ki, Süreyya birde ayı gördü hani şu dört ayaklı olanından.
Sızlanma Süreyya sızlanma adam takıntılıymış işte sana anlatmamış çanları.

Oysa güzel bir hayelle başlamıştı akşamım kayısı ağaçlarının altında bir güneş batışıydı hayalim,her neyse hadi bakalım köy kahvaltısına dedim
One olamaz böyle bişey işte bu kahvaltı geceyi çakalları ayıları çıngırakları unutturacak kadar güzeldi.

Başladım aç kurtlar gibi yemeye.Havadanmıdır sudanmı bilemedim köy hayatı bana uzak bir duyguydu ama her şeye rağmen alışmayı öğrenmişmiydim.
Beklide o kadar olumsuzluğa rağmen tekrar buraya gelmek isteyecektim.



Genede bu olumsuzluklardan kurtulup yaşadığım anın tadını çıkartmam gerekiyordu...Yoksa böyle burda kalmak heleki çıngırak sesleri ile çıldırmamak mümkün değildi.Bir an duraksadım...Yok yok yapamıyacaktım gelmişti bana gelenler, ama hayatta hep istediklerimiz ,yaşamak isteyipte yaşayamadıklarımız olduğu gibi , yaşamak istemeyip yaşadıklarımızda olucaktı ve işte ben şu an böyle bir ikilem içerisindeydim...Kalmak ve gitmek....

Hayır güçlüyüm ben elbetteki başa çıkabilirim,kaldırabilirim topu topu kaç gün ki....Başarıcamda yani en azından öyle umuyorum...Ummuyorum canım yapabilirim bunu tabiki de....


Cumartesiyi dağda gezerek ve spor yaparak geçirdik.Bu uykusuzlukla ve baş ağrısıyla ne işkence oldu anlatamam. Arkadaşıma şu çanları toplasak, giderken assak diyeceğim, kız o kadar mutlu ki onlarla.Onu hayretler içinde seyrediyorum.Öyle böyle ormanda, sonra arabayla indiğimiz deniz kenarında oyalanıp eğlenip akşamı getirdik yine.Eve gitmek bana zulüm, arkadaşıma bayram.Tezat mı tezat bir akşam başlıyor yine.Yemek hazırlığı filan derken, Sühan bir şişe kırmız şarapla çıkageldi, yüzünde işini bilen bir gülümseme daha var kilerde diyor bir taraftan.Bu hafta sonu en çok sevindiğim şey bu şarap oldu.Alkolü sevmem ama, içince benim nasıl bebekler gibi uyuduğumu düşünürseniz başka çıkar yolumda yoktu.Sohbet yemek derken biz üç şişe şaraba banamısın demedik serin dağ havasında.Şimdi herşey o kadar güzeldi ki, rüzgar, çan sesleri, çam ormanlarının o ferah kokusu.Demeyin keyfime, ohhh be.Sen nelere kadirsin be şarap, sana bu kadar minnet duyacağımı hayal bile etmezdim.


Ben nihayetinde gece bebekler gibi uyudum, o serin dağ havasında.Sabah Sühan beni yine o eşsiz kahvaltı sofrasına çağırdı, koşa koşa indim aşağıya.Şaraptan başım ağrıyormuş, hiç önemli değil, ben bütün gece deliksiz uyudum...Ve bu gün pazar evime gidiyorum.Kahvaltı bitti, yavaş yavaş hazırlandık.Arabaya yerleştirirken eşyaları dönüp baktım eve, şarap olduğu sürece yaşanabilir bir yersin aslında çanlarına rağmen, diye geçirdim aklından.Zavallı Sühan benim oradan çok mutlu ayrıldığımı düşünüyordu.


Haftaya yoğun bir tempoyla başladık yine.Reklamlar, kampanyalar, off offf.Acaba gelmesemiydim dağ evinden?Aman ha, hemen silkelendim.Bu arada ben bir şirkette reklam müdürüyüm, ismim de Süreyya.Sühan da benim şirketten arkadaşım, çok iyi bir kızdır.Çanların hezimetini anlatacağım derken kendimi tanıtmayı unutmuşum.Yoğundur işimiz tahmin edersiniz ki.Hafta yorucu ama çabuk geçer çalışırken.


Derken, yine cuma oldu.Tatil.....Ne bileyim Sühan her hafta gidermiş dağ evine, yine gülerek geldi odama;
_Gidiyor muyuz?


Ben ne cevap vericem şimdi Sühan'a.

_Şarabın var mı yada başka bir şey on şişe kadar?


Kahkahalar peşi sıra.O an anladı benim ne eziyetler yaşadığımı.Seviyorum seni herşeye rağmen dağ evi.......




Bittiiiiiiiii..................

Ben ve değerli iki dostumdan bir karma...

0 yorum: