BLOGGER TEMPLATES - TWITTER BACKGROUNDS

Hürriyet

15 Şubat 2009 Pazar

BİR ÇELEBİ’YE MEKTUP

Seni anlatmak, nasıl yapılır bilmem ki Çelebi? Seni tarife, senin şiirlerinden daha iyi söz olmaz aslında. Herkes gibi değil belki ama, ben seni tanımaya şiirlerinde başladım. Kocaman bir yürek vardı, karşıdan bana bakan biliyordum. Yüzünü görmek sesini duymak değildi seni tanımak Çelebi. Şiirlerinde seyahat ederken, mavi ufukların, yeşile doymuş ormanların, aşılmaz dağların ve sönmemiş sevdaların tatlarını bulmak, seni tanımak demek. Çok küçük bir bebeği sever gibi, aynı anda çok eski bir dosta sarılır gibi. Zamanın çok örselediği bir gönül adamısın sen, zaman derken aslında insan demek istediğimi bilirsin. Daima hassas olanlar, adil olanlar, yüreğiyle görüp sevenler eza çeker ya bu hayatta. Zalim kader deriz, bazen çilemiz bitmemiş deriz. Bazen sadece sessizliği yazarız kalemlerimizle. Sessizliğin içinde haykıran bir Çelebi, tanıdım ben seninle.


Çelebi dosttu, Çelebi deli bir yürekti ansızın ağlayan, ansızın sevinen. Anlaşılamamış bir tarihti Çelebi. Değersiz kağıtların arasında unutulmuş bir şiirdi, zaten Çelebi şairdi. Binlerce kelimeyle nakşetmişti kendini sayfalara ve gözlere. Binlerce kez okunmuştu şiirleri nakışlı gözlerde ve dillerde. Ben deli bir mavi, yolda yalpalarken duruverdim önünde ansızın. Şiir dedi bana Çelebi, gittim şiirden bir şehre. Peşine takılırken korkmadım, şiir vardı ya sonunda. Dostluktan başka bir şey gelir mi şiir gönüllü, şiir gözlü bir Çelebi’den? Okudukça, ben de iki satırlık hikayeler, yazdım şiirlerin bir köşesine. Sevindi Çelebi, güldü belki de, bazen hüzünlendi. Baktım ki derdime ortak oldu, dost oldu, öğreten yol gösteren oldu çelebi. Sonra dedi ki bana;
_Çırak, ustana bir mektup yaz.
‘Nasıl yazarım?’ diye düşündüm. Başladım kağıdı bir ucundan tutmaya. Diğer ucundan da kalemi gezdirmeye başladım satır aralarında. Seni senin satırlarından daha iyi anlatacak sözler düşündüm, bulamadım. Çelebi’ce iki satır kondurmak istedim mektubun arasına ansızın.

Göğsüne dokunan o soğuk demir
Öyle bir kanattı, senden ziyade
Bu bağın tarifi sevgidir zahir
Bedenlerin vuslatından azade


Benim göğsümdeki acıyı hissedecek kadar yüce bir gönülsün sen Çelebi. Ben söylemesem de, derdime ortak olacak kadar iyisin sen Çelebi.


Mavi bir sihirsin sen, diyerek başladım en satırlara. Ortada hiçbir şey yoktu benden ve kalp kırıklıklarından başka. Derken hayat büyüdü benimle birlikte. Bir de küçük bir hediye kondurdu sağ göğsüme. Sevindim gözyaşlarımın arasında,Çelebi’den öğrendiklerimle. Ben güçlüydüm, ben iyiydim, ben savaşabilirdim. Evet, bu defa zafer benimdi, kaçınılmaz bir sondu meşaleyi elimle yakışım. Büyük bir maratona benzettim hayatı bazen. Ben koşamam hiç bilir misin Çelebi? Bu yarışa senin sayende gözüm kapalı girdim. Güçlü olduğumu hatırlattın bana. Bunca zaman önce, geride kalan yaşanmışlıkların ve sandık kokulu anıların bende mirası olan bu hediyeyi, kendi ellerimle iade edecektim. Hastalıklı yaşamın hastalıklı anılarını geri vermeyi ben senden öğrendim. Yenilenme saatlerinde yaşadım ben hayatın en tatlı demlerini.


Bir Çelebi tanıdım ben,
Hem dost, hem şair,
Hem yürek, hem de çelebi.
Sevmeyi bilen ve sevilesi…



Mavisihir

0 yorum: