BLOGGER TEMPLATES - TWITTER BACKGROUNDS

Hürriyet

2 Şubat 2009 Pazartesi

SEVGİLİ HAYAT





Çok yorgunum, eve gitmek istiyorum bir an evvel. Günün ve geçmişin bütün ağırlığı bu gün çöktü üzerime sanki. Bezginlik belirtileri göstermeye başladım. Geçen okuduğum kitapta, ağır bir depresyonun belirtisi olduğu yazıyordu. Bu ilk değildi ki, kim bilir kaç depresyon geçirdim bu güne kadar deyip, kulak arkası ettim okuduklarımı. Yaşamın bana olan garezi gibi görüyorum olan her şeyi. Bu yorgunluğumda yaşamdan değil miydi zaten? Kendi sorularıma kendim cevap verebildiğim anlarda hep iyi hissettim ve umutlandım yeniden. Bu günün sonunda uyumadan önce yine aynı şeyin olmasını bekliyordum. Saatler geçti, gece yarısı oldu ama hala ben değişmemiştim. Üstelik ağlıyordum artık, sebebini bilemediğim bir şekilde. İsyan, kavga, öfke, nefret… Her şeyi getiriyordum gözümün önüne. Geçen günlerimi ,işimi, ailemi düşündüm. Bir film şeridine sardım hepsini rafa kaldırmak için.



Sana bir hitap bile yazamadım, mektubuma başlarken. Cümleler şimdilik havada kalmış gibi görünmüyordu ama yerlerini de bulmuş değillerdi. Ait olduğu yer ben değildim, sen d değildin. Havada asılı kalan bir hayata yazıyorum bu mektubu ben öyleyse. Kelimeler bu defa sanki akmak istemiyor, zor toparlıyorum. Yorgunluktandır deyip geçiyorum bir an, sonra beni bu kadar yorana yazdığım bir mektup var diye kalkıyorum yatağımdan. Uykular beni bırakalı uzun zaman oldu zaten. Sabahları karşılamak güzel ama, huzurlu gecelerin ardından. Ben huzur fakiri, sen umarsız sevgili. Hayat, sana bir sorum var. Sen hiç mavi bir hayale düştün mü? Mavi bir sevda rüzgarı savurdu mu seni? Tarif et bana, mavileri ve sevdaları.



Umarsız cevaplarından olmasın artık bu defa söyleyeceklerin. Bir çocuğu elma şekeriyle kandırır misali döndürme beni geriye. Yalan bahaneler istemiyorum artık, ben. Senden geçmek üzereyim artık. Son seslenişlerim belki sana. Gönül neler istedi bir bilsen hayat, azına razı olmaktı kader, bana düşen de kadere razı olmak. Beni için seçilen hayatı, daha doğrusu rolümü oynamaktı görevim. Bir tabela koydular karşıma, öyle değil böyle yaşayacaktım. İsyanlarımı gizli saklı içimde alevlendirirken gülmeyi unutan bir yüz verdiler bana. Alıp taktım onu yüzüme, ifade yoksunu biri olmuştum artık ben de , tıpkı diğer seçilmişler gibi. Zamanla mektuplar yazmayı öğrendim. Aşka yazdım, bazen çocukluğuma, bazen de çocuğuma seslendim mektuplarımda. Bu sonuncusu olacak, ilk defa bana ait birine sesleniyorum. Sevinecek yerde ağlayarak. Dinle beni .



Sevgili Hayat,




Mavisihir

0 yorum: