BLOGGER TEMPLATES - TWITTER BACKGROUNDS

Hürriyet

28 Nisan 2009 Salı

ADINI POPÜLARİTE KOYDUK...

Gamsızlık, yüzsüzlük, onursuzluk, bencillik,yalan ve daha saymadıklarım. Üzerimize yapışan milenium giysilerimiz. Zaman geçtikçe gelişecek insanoğlunun geldiği nokta yakından bakılınca bu olsa gerek. Hangi hesapların peşinde koşulduğunu, nelerin kıskanıldığını gördükçe göçüp gidesi geliyor insanın bu diyardan. Kazık çakmışçasına bulundukları statülere sığınanlar, üretmeden başkasının sırtından geçinenler, popülaritenin öneminin çok yüksek olduğuna inanıp asalaklaşmış bir yaşamı sürdürenler. İnançların köreldiği bir toplumdan, aslında farklı bir davranış sergilenmesi de beklenemez hani. Ben boşuna yazıyorum gibi geliyor bazen. Kelimelerin havada kaldığı bir ortam oluşuyor hep. Bu da bizim kısmetimiz olsun napalım?



Popülarite neden bu kadar önemli? Ben bunu oldum olası anlayamadım. Tamam, tanınmak güzel bir durum, kabul ediyorum. Filmlerde de izleriz hep, işte okulun en popüler kızı, çocuğu falanlar filanlar. Bak bu kadın, şirketin en şık kadını. Dedikoduvari sohbetler bir başladı mı bitmez artık. “Allah’ım kurtar beni” diye bağıranı da var, “ohhh be çekiştirdik içim açıldı vallahi" diyeni de var. Her telden çalan bir orkestra bu dünya. Ne hırsları bitiyor, ne kavgaları. Biraz uyumsuzsanız eğer, (tabi aslında bu normal olmaktır ama bu yolu sapmış toplumda anormallik diye isimlenir) barındırmazlar sizi. Doğrucu başı olmanın ezası karşınıza çıkar her gün. Bıkkınlık hissedersiniz bazen, ben de öyle yapayım dersiniz. Nedir bu eziyet Allah aşkına, değil mi? Ahh, keşke bu işler size göre olsa. Bir bakarsınız, kanınıza yerleşen doğruluk, “geçmiyor bu hastalık” diye düşünürsünüz artık. Varsın geçmesin insanoğlu. Farklı olmak aslında kötü değil, yeter ki bu farkları kendimize yakıştıralım.



Özgünlüğün kapısının bu farklarla açıldığını fark edersiniz zamanla. Üreten ve sesimi geniş kitlelere duyuran ben, sen benim önümde yerde biten bir çalı. Ezip geçmek, yerleri değiştirsek senin yapacağın bu. Ben ise etrafından dolaşıp, senin olmayan özgünlüğüne saygı duyuyorum. Ben farklarımla bu dünyada varım. Klasikleşmiş bir yapının parçası olmaktansa, ters duran bir piramit gibi görünmeye talibim ben. Ve nitekim de, öyle sanırım. Bir dostum bana, sen ne kadar düz bir insansın demişti. Bu düzlük aslında, dalaverelerden, hesaplardan uzak olmak anlamında kullanılmış, anlamışsınızdır. Sizlerde öylesiniz diyorum, düz insanlarız biz. En başta bahsettiğim durumları, aklınızdan bir geçirin bakalım ve dürüstçe cevap verin. Siz hangisisiniz? Elini vicdanına koyup, doğru söyleyen aslında olmayan bir şeyden bahsediyor. Yapan ben yaptım der mi hiç? Düşünsenize, neler oldu bu topraklarda. Cinayetler, gasplar, illegal ticaretler, yalanlar, iftiralar. Kim ben yaptım diyebildi? Hiç kimse! Demek ki, bizler nasıl bir toplum haline getirdiysek insanlığı, öyle de toparlamalıyız.



Haydi, kolları sıva bakalım, Ey İnsanlık! Ne duruyorsunuz hala öyle?


Mavisihir

0 yorum: