BLOGGER TEMPLATES - TWITTER BACKGROUNDS

Hürriyet

14 Nisan 2009 Salı

DÜŞTEKİ DÜŞÜM



Defalarca seslendim sana dün gece. Bir zamanda çağrımı duyar gelirsin diye düşündüm. Düşmüş meğer, ben çok sonra anladım. Çığlık çığlığa ismini haykırdığım sokaklarda aradım saçından düşen tek bir teli. Sarı, güneşin ışıklarıydı sanki, bazen altın mı acaba diye düşünürken saçlarını, gözlerine takılı kalırdı gözlerim. Sensizliği süsleyen gözlerinde kaldı tüm hatıralarım ve benliğim. Tüm sevdalara kapattığım anda kapıları içeriye dalan arsız bir rüzgardın sen aslında. Ben güneş olmanı istedim oldun, ben altın gibi görünmeni istedim göründün. Ben beni sevmeni istedim belki senden, en zor olanı da buydu aslında ama sen sevmiştin zaten. Seni düşündüm yine düşümde. Gündüz gibisin ama gecelerin sevdalısısın sen. Bir gündüz tanıdım seni, bir gecede sevdalandım, bir gecede gündüzde mi yitireceğim yoksa seni. Kızma bana, kazandığım için yitirmeleri aklımdan geçirmeye başladım şimdi. Kaybının hüznünü düşledim bir an, senin arkanda durmuş bana el sallıyordu. Senin veda edişn sandım o hayali ve düştü bir damla yaş gözlerimden sol yanıma.



Sen aslında son yanıma düşen bir korsun ama sakladım seni. Kendimin bile görmek istemediği, dilimin söylemediği, elimin yazmadığı bir şeysin sen belki. Uzun yolların ardında görmek hatta kavuşmak istediğim özlemlerimsin benim. Her gece yıldızlardan düşmelerini izlediğim sihirlerden bir damlasın belki hayatımda. Senin kırmızılığın ya da maviliğin miydi beni böyle sarhoş eden, yoksa kadehteki kan kırmızı mı? Saklanan tel bir öpücükte yaşıyorsun sol yanım. Kar yağmış dışarıda, şöminemde şahlanmış alevler ve benim düşlerimde sen. Kırmızı, mavi, deniz ve şarap, bembeyaz bir halı var her yerde. Sen geliyorsun düşlerimle birlikte gecenin ortasını delerek. Elinde kocaman beyaz zambaklar, biliyorsun sanki en sevdiğim çiçeğin zambak olduğunu. Seninleyim, seninim artık. Kar, deniz, kırmızı, zambaklar ve sen… Aşk denilen giz, biliyorum ki sensin.



Maviye bakan bir pencere buluyorum elimde zambaklar ve yanımda sen. Gözümüzün alabildiği kadar uzaklara bakıyoruz birlikte. Hiç olmadığım bir yerde hissediyorum kendimi, hafif ve mutlu. Her yer beyaz ve mavi. Nerdeyim?’ diye düşünmüyorum ilk defa. Biliyorum ki, hüzün köyünden huzur köyüne gelen bir bulutta seyahat ediyorum seninle. Kavalcının çaldığı onca şarkıya rağmen beni bırakmayan bir şeyler vardı o köyde ama şimdi yok… Şarkılarımı özgürce söylediğim bir gökyüzü ve deniz var karşımda artık. Senli saatlerin tadını çıkardığım hatta uzattıkça uzattığım, oyunun bitmesini istemeyen bir kız çocuğu gibi davrandığım … Seninle küçük bir kız çocuğu olduğum, saçlarımın iki yandan at kuyruk olduğu ve senin saçlarımı okşadığı bir düş görüyorum şimdi. Düşün içinde düş. Hepsinde sen varsın. Güneşsin, altınsın bazen, bazen de şarap gibi kızılsın. Gün batımlarında tüm görkeminle geceye yükselen bambaşka bir yıldız gibisin sen. Kırmızı ve parlak, aşk ve sıcak, gecenin aydınlığı ve düşün içinde bambaşka bir düşsün sen. Sen her şeysin gecelere dair…




Mavisihir

0 yorum: