BLOGGER TEMPLATES - TWITTER BACKGROUNDS

Hürriyet

16 Nisan 2009 Perşembe

HAYDİ, BU GÜN ÜRET


Her evden çıkışımda koca bir hayatı geride bırakıyormuşum gibi bir his kaplar içimi. Kimi zaman işe giderim, kimi zaman gezmeye, kimi zaman da yaşamın üzerimize yüklediği asli görevlerden olan faturaları ödemeye. Tıpkı yarın sokağa çıkınca yapacağım gibi. Demek ki, hala bu kuru düzende yaşıyorum. “Hala tüketiyorum, üretiyor muyum?” Buna cevap vermek bence zor. Üretmekten ne anladığınıza ve ne vermek istediğinize bağlı sanırım bu durum. Ben geride kalan kelimeleri bile ürettiğimi düşünürken belki de siz, bundan tatmin olmayıp daha materyalist olmak isteyebilirsiniz. Bir vazo, bir resim bırakır gibi, elle tutulan bir nesne bekleyebilirsiniz. Bense her zamanki gibi nefesimle birlikte havaya karıştırdığım kelimelerimi verebilirim size, ya da şuralara karaladığım satırlarımı. Yetinmez misiniz bunlarla yoksa? Yetinmezsiniz, belki de hiç birimiz yetinmeyiz aslında. Dürüst olarak bu soruya cevap verirsek, sonucun bu olacağından hiç şüphem yok.


Ne kadar aç olduğumuzu farkettiniz mi? Payımıza düşenlerle doymayan aç gözlü yaratıklarız aslında. Kazandıklarımız, hakettiklerimiz, bize karşılıksız verilenler, pek çok şeyimiz varken isteriz de isteriz. Dedim ya aç gözlü yaratıklarız bizler. Huzur, mutluluk dar gelir bize. Tatminsiz birer ruh olup çıkmışızdır hayatın içinden. Başımızı kaldırıp etrafımıza her baktığımızda kendimize yeni bir hedef seçeriz elde etmek ya da tüketmek için. Havayı, suyu, ormanı, her şeyi tükettin insanoğlu. “Hala doymadın değil mi?” diye bir ses hep kafamızın içinde yankılanır. Doymadım, doymayacağız asla. Tüketime alıştık biz. Azı dişlerimizle hayatı sindirmeye devam ediyoruz habire. Çiğne ve tükür politikasını izleyenlere söylenecek bir şey yok zaten. En azından onlardan olmamak gibi bir şansımız olabilir belki.


Faturaları öderiz, çalışırız, tüketir ve evlere geri döneriz. Kimi yalnız, kimi kalabalık. Televizyonun karşına kurulursunuz yemek yedikten sonra. Tıka basa doydunuz, bütün gün harcadığınız enerjiyi mi yerine koyuyorsunuz yoksa hımbıllığınızın üzerine biraz daha mı katkıda bulunuyorsunuz? “Çok yoruldum bu gün” diyerek evdeki diğer nefeslerin dertlerini dinlemekten mi kaçıyorsunuz yoksa? Ne kadar da kurnazsınız, kimse sizin bu gün sadece tükettiğini bilmiyor sanıyorsunuz değil mi? Evde bari bir şeyler üretseniz diyorum, size doğru havada değişik tınılar oluşturarak gelen kelimeleri dinleseniz, dinlerken işe yarasanız.


Tüketen bir toplumu oluşumuzu anlatırken pek çok yerden, pek çok yerden örneklendirmeler yapabilirdim, en pratik olanı günlük yaşamın görevlerini ve bizim evde ne işe yaradığımızı ele almaktı. Herkesin üstlendiği roller var, annelik, babalık, çocukluk, belki bir holdingin patronu, belki patronun şoförü, belki de sabah 08 akşam 17 çalışan bir vergi memurusunuz. Ne olursanız olun, tüketicisiniz. Elle tutulan ya da tutulmayan her şeyi kullanmaya ve tüketmeye planlı düşünen yaratıklarız. Ben yine kelimelerimi bırakıyorum buralara. “Tüketiciliğimi biraz olsun üretime geçirir miyim?” diye merak içindeyim. Elimde tedaş faturam, karşımda yazdıklarım, her şeyi bir daha okuyorum. Benim ürettiklerimi de bir başkası tüketecek ama bu farklı. Belki de ben bunu okuyanların yüreğinin, belleğinin bir köşesine usulca sokulup onlara hep bunu hatırlatacağım.


Haydi, bu gün benim için, kendin için bir şey üret....



Mavisihir

0 yorum: