BLOGGER TEMPLATES - TWITTER BACKGROUNDS

Hürriyet

27 Kasım 2010 Cumartesi

PUSUYA YATIRDIĞIM KELİMELERİM




Pusuya yatırdığım kelimelerimin savalı başlamalıydı artık. Ne zamandır suskunluğun karanlığında beslediğim tüm duygularımı, dökmeliydim birilerinin yüreklerine ve hafiflemeliydim. Sırtımdan attığım yükü, yollara yaymalıydım gelişi güzel. Gelişi güzel yaşamalıydım her şeyi. Biraz da, ben olduğumu unutarak çıkmalıydım savaş meydanlarına.

Verilen tüm sözleri bozmalıydım, aykırı bir ruh almalıydım kendime ruh pazarından. Ederi, ancak ben kadar olmalıydı her şeyin. Ben kadar yer kaplamalıydı dünya. Ben kadar yaşamalıydı herkes her şeyi. Herkes ben olmalıydı bir an bile olsa. Yüreklerine benim acım çöreklenmeliydi. Yangınlarımdan nasiplerini almalı ve gözlerine bulutlar yağmalıydı usul usul. Ağlamanın adı değişmeliydi ruh yağmurlarında ve her damlada biraz daha eksilmelilerdi onlar.

Sonunda bir ben kalmalıydım yine. Bir ben!

Maskeleri toplamalıydım birer birer. İnsanlar aynalarda kendi yüzlerini görmelilerdi artık. Silkelenmelilerdi hep birlikte. Ben değil, onlar yorulmalıydı bundan sonra. Koşmalılar, terlemeliler ve insan olmak için yarışa girmelilerdi.

İnsan olmak!

Ruh yağmurlarında arınmak, özlemler içinde yanmak, elini uzatıp her rüzgârda avucundan kayıp giden benliklerinin ardından yas tutmak, kaybolmalara ağıtlar yakmaktı. Bunca unutulmuş hasleti hatırlamaktı.

Birilerini kullanmadan sevmek, kendini kabul ettirmek için şeffaf olmak ne zormuş… İnsanlar, perdelerin arkasında konuşur olmuş artık birbirleriyle. Saçma sapan yaşantıların içinde, kardelenler açsın istemişler. Dağların, karların çiçeği kardelen, saflığın çiçeği kardelen, hiç açar mı sizlerin yalan yangınlarınızın ortasında?

Pusuya yatırdığım kelimelerim, şimdi savaş meydanına çıkma zamanı. Düşün peşime!

Mavisihir

0 yorum: