BLOGGER TEMPLATES - TWITTER BACKGROUNDS

Hürriyet

2 Ocak 2012 Pazartesi

Kısaca; Sen Olmak İstedim, Azıcık da Ben...





Her acı iz bırakır insanın ruhunda ve bir parça da alır gider ,geçerken. Benim de çizgilerim var enine boyuna ve belki de beneklerim var ismimi işaretleyen. Bu umarsız kalabalık içinde kendimi kaybetmemi engelleyen hüzünlerim var. Üzerime geçirdiğim elbisenin, bin bir geceye karışan renkleriyle süslediğim gündüz düşlerim bir de…

Olursuz bir aşkın içinde kaybolduğum dünlerim var defterimde ve yarınlarımın umutsuzluğunu miras ediyorum geleceğe, evrene. Haykırışlarla beziyorum hayatı. Sessizliğimle mırıldanıyorum şarkılarımı. Sevdaya yazılmış her cümlenin altına bakıyorum istemeden. Taşları ayıklıyorum sokaklardan ve kendi yoluma atıyorum gelişi güzel. Sekerek gidiyorum yarınlarıma. Küçük çakılları, dehlizlere eş tutuyorum…

Ağlayışlarımı yuvarlıyorum sevgilime doğru. Huzura ve umuda susamışlığının bedelini ödemesini bekliyorum. Bekliyorum, çünkü…

Gerisi yok…

“Çünkü” lerin ardında kalmış bir aşkın gazisiyim ben. Bir gece ansısın çıkıp gelen, yine bir gecenin koynunda yiten bir aşkın gazisi…

Belki de, bir ölüyüm. Kendi mezarımın başında ağıtlar yakıyorum aşka. Karşıdan seyrediyorum yaşanmışlıkların sahnelediği oyunu. Perdenin kapandığı an biliyorum ki, ruhum arşa kavuşacak. O zaman gerçek bir gözyaşı akıtacağım yanaklarımdan. Dudağımın kenarından alacağım tuzlu tadını.

Ve belki o zaman dinecek aşka susuzluğum. Bir kucakta çocukça ağlamanın güzelliğini o zaman yaşayacağım belki…

Çoğu kez bellekte beliren ölüm hayaline, bir kez daha âşık olacağım. Ölümün yüzünün soğukluğundan değil, sana benzeyişinden sevgili tüm hevesim ve özlemim. Belki de, teşekkür etmeliyim gidişine. Belki de, ana-avrat sövmeliyim.
Bilsem…

Bir bilsem, sen geldiğinde kendimi nerde kaybettiğimi, gider alırdım geriye benliğimi ve teslim olduğum güne hesap sorardım tüm kötülüğümü giyinerek. Yakandan tutarak hesap sorardım sana. “Seni böyle sevmeye mahkûm edilecek, ne yaptım ben?”

Belki de ah etti bana birisi, belki de küçücük bir serçenin günahına girdim. Belki yol kenarındaki bir çiçeği ezdim bilmeden. Belki de, gözlerine senden daha ağır olan bir aşkı kondurdum düşünde.

Bilerek yapmadım bunları. Sadece…

Sadece, sevdim seni…

Bilir misin? Gündüzleri de düş gördüm ben sen yanımdayken. Gündüzleri de, gözlerimde sen vardın. Öylesine mıhladım ki seni bana, öylesine içtim ki seni …
Gecelerin aşkı ol diye sevmedim seni. Hayatıma gel istedim, dünyam ol istedim…

Kanadımdaki yaralarım seninle iyileşsin istedim. Çocuktum, saftım, inanmam gerekiyordu. Gündüz gördüğüm, gece korktuğum dünyaya ve hayata senin gördüğün gibi bakmak istedim. Kısaca; sen olmak istedim, azıcık da ben…

Geçti…
Bitti…

Tekrarlıyorum şimdi;
Her acı iz bırakır insanın ruhunda ve bir parça da alır gider ,geçerken. Benim de çizgilerim var enine boyuna ve belki de beneklerim var ismimi işaretleyen. Bu umarsız kalabalık içinde kendimi kaybetmemi engelleyen hüzünlerim var. Üzerime geçirdiğim elbisenin, bin bir geceye karışan renkleriyle süslediğim gündüz düşlerim bir de…

Funda Kocaevli

0 yorum: