Hangi sevdanın demini alıyorsun? Hangi çiçeğe boyadın
gözlerini? Hangi omuzda soluk alıyorsun?
Gidebildin mi sevgili? Doğruyu söyle...
Güneşi karşıladığımız onca sabahın ardından, kendini dipsiz
bir bensizliğe mahkûm ettin mi?
Belki de, gönüllüsün. Kim bilir?
Gitmeye koyulmak kolay tabi.
Gerçekten gitmek, zor. Unutmak, zor...
Hatırında kalacak gülüşüm, biliyorum. Özlemesen de...
Özleyeceksin biliyorum, çünkü ben...
Ben seni çok özlüyorum...
Bende neyin kaldı, biliyor musun? Aslında nelerin demeliyim.
Gülüşün, hecelerin...
Kokun da kaldı saçlarımda. Adının anlamı kaldı bir de
sevgili...
"Sen kaldın" diyeceğim. Ben gittim diyeceksin.
De...
Ben biliyorum ya, benden gitmediğini, gidemediğini. Sevmeye
hevesindim ben senin. Gülüşünün kenarında konuşlanmış gamzende saklardın beni.
Hani, ellerimiz karışmıştı birbirine. Çözülmesin diye,
düğümler atmıştık sıra sıra, sonra da gülmüştük birbirimizin gözlerinde.
Kelimeler olmadan anlatırdık birbirimizi. Konuşmadan severdik…
Şimdi ben, bekliyorum. Seni beklemeyi de seviyorum ben, seni
sevdiğim gibi. Gidemediğin yerlerden kokunu gönder bana. Saçlarıma sensizlik
sindi sevgili. Bir de, bakışlarını gönder. Gözlerim ışıksız sen yokken.
Bir de, Sen’i gönder bana. Sen’sizim sevgili…
Funda Kocaevli
0 yorum:
Yorum Gönder