BLOGGER TEMPLATES - TWITTER BACKGROUNDS

Hürriyet

11 Ağustos 2012 Cumartesi

Gün 24 Saat ve Ben 25.'yim...


         Seni sevmeye saatlerin yetmediği günleri yaşıyorum ben. Senden habersiz, senden uzakta, bir başınalığın soğuğu çöküyor ağustos gecelerinde.  Siyah en sevdiğim olup çıkıveriyor bir anda, çünkü sen gideli siyah bana çok yakışıyor…

       25. saati çekiyorum her güne ek olarak. Sadece seni yaşadığım bir saat hediye ediyorum kendime. Ben seni 25. saatte seviyorum en çok.  O zaman içime çöküyor sensizlik. Diğer saatlerim cezalı senden yana. Ne seni anıyorum onlarda, ne de sana bakıyorum. Sadece 25. saat!

        Çekiştirerek artırılmış bir saate sığan aşkımızdan geriye kalanım ben.  25. saatin sevdalısıyım, huzuruna geldim bir saat için. Günün herhangi bir yerinde doğabilirim gündüzüne ya da gecene. Ait olduğum bir nokta yok, takip ettiğim bir virgül de…

        Avare bir saatten ibaret bir aşkım ben. Artırılmış bir vaktin bekçisiyim. Sevmeye yetemeyen zamanın, ramak kala anlarında, cepten çıkartılıp kullanılacak bir zaman örgüsüyüm. Gün 24 saat ve ben 25.’yim.  Güne bile sığmayan bir hayalim.

        Sevgili,  eğreti durmuş sevdamı alıp sahiplenir misin?
        Yüreğimi tutar mısın enikonu avucuna alıp? Öyle, eğreti olsun diye değil, 25. saat gibi değil… Gün gibi, her sabah yüreğinin başucuna doğan güneş gibi, gecene ışık olan yıldız gibi…

        Doyurur musun beni seni sevmeye? Ne 24 ne 25 olayım seninle…

        Ben seninle tüm zamanları sarayım. Gözlerine, ellerine sinsin bakışlarım ve kokum.  Ya da duruversin zaman saat 25 olduğunda. Bitmesin, akmasın dakikalar. Azledilsin akreple yelkovan zamandan. Ya hiç gelmesin 24’ün ardındaki sensizlik günü, ya da sen dolu 25. saat olsun her vakit…

        Gün yine 24 saat ve ben 25. ‘yim…

Funda Kocaevli



0 yorum: