BLOGGER TEMPLATES - TWITTER BACKGROUNDS

Hürriyet

5 Ekim 2010 Salı

AŞKA DAİR ŞİZOFRENİK SÖYLEMLER-1





Aşk için iyi ve kötü o kadar çok şey söylenebilir ki... Tek doğru olan nokta; herkesin kendi içinde barındırdığı aşkı yaşıyor olmasıdır aslında. İyi ya da kötü, güzel ya da çirkin, sadık ya da hain... Herkes kendi içindeki aşkı bulur karşısında ve onu yaşar. Aşık olduğumuz insanı bizim aynamız olarak, bunun en basit yolu olurdu aslında.


Biraz cesur olmak lazım. Önce, kendimize karşı dürüst olmak lazım. Aşk içinde olup da, çevrenizi ihanet duvarları sarıyorsa ansızın, "siz kendinize sadık mısınız?" bunun cevabını verin önce.


Sanmıyorum ki, kimse acabaların olmadığı bir aşk yaşamasın. İnsanoğlu kurgular, insanoğlu izler ve aşık olan insan şizofrenik bir ruha bürünür. Aşk yaktığı kadar, kıskançlık ağını da örer aşığın ruhuna.


Aşk, ruhumuzun beslediği haris bir duygudur. Aşksız olan, ruhsuz kalır...


Kimsesizlik, ruhun sürgünüdür. Terk edilmişliğin aşığa verdiği acı, karanlık zindan köşelerinde çürümeye benzer. Sevgiliden uzak olmak, bir çiçeğin güneşsiz kalması gibi bir şeydir. Ben de dahil olmak üzere, pek çok insan aşkı tarif etmek için yazar dururuz.


Neyi yazıyoruz? Neyi nasıl yaşıyoruz? Kendimizi ne kadar tanıyoruz ki, aşkı tarif edebilelim ya da, aşk hususunda ahkâm kesebilelim. Ruhlarımızın sentezini nerde yaptık? Ne tür bir şizofren olduğumuzu bile bilmezken, aşkı nasıl tarif edeceğiz?


Aşkın, normal bir olgu olduğunu söyleyemeyiz. Aşk, insana o ana değin yapmadığı her şeyi yaptırabilecek güçte bir şey. İtiraz dinlemez, engel tanımaz. Aşk, izin almaz. İster, yapar ve yaptırır. Aşk, ruhun en ilkel halidir. Aşk, doymayan, açgözlü bir ruh hastalığıdır.


Mavisihir

0 yorum: