Sen değildin ellerimle tuttuğum, benim hayallerimdi. Baktığım yüz, benim hep görmek istediğimdi. Seni hayallerime ayna yaptım söylemeden, senden sana ait olanları çaldım.Suçlu muyum şimdi hayal adam? Hayalden bir şehir ve hayal adımlarının sesi çınlıyor sokaklarında. Belki, en iyisi gitmek buralardan. Bileti kesilmeyen yolcuları beklemek zor, yola çıkmaya çok zaman var. Hayal şehri, elveda sana ve hayal adımlı sokaklarına...
Darmadağın rüyaları kendine mesken tutuşundan belliydi korkaklığın. Kendini sakladığını sandıkça daha çok ele verdin zaaflarını. Çocuk gibi sokulup boynuma, koklayışından anladım herşeyi ama sustum. Hep sustum. Konuşunca rüya perilerini kaçıracaktım, onlarsız rüya görmedim ben bu güne kadar. Seni küstürmek, onların gitmesine neden olmaktan daha kolaydı. Tercih ettim, sen gittin.
Aslında ben gittim, sana göstermeden. Ben uzaklaştıkça, sen gidenin kendin olduğunu sanarak bir kez daha kandın bana. Evet, seni kandırdım. Bu güne kadar yaşanılan kandırılmışlıklarımın öcünü aldım senden. Sevmedim seni hiç. Sen ılık ılık bakarken gözlerime ya da acemi yalancılığınla gözlerini kaçırarak bana yalan söylerken, ben seni hiç sevmedim. Küçücüktün sen, ben ise kocaman bir hatıra defteriydim her satırı karalanmış. Sen, sayfalarına bir çizik bile atılmamış taze bir hikayeyeydin. Kahramanların da küçücüktü senin gibi. Tiz sesli çığlıkları barındırıyordu senin gözlerin. Kaçamak bakışlarındaki, kavgaları görüyordum. Bakmıyordum ben de sana. Çaldıklarımın yanında, yüzünü de alıp, seni kimliksiz bırakmaya yaklaşıyordum çünkü. Bağlılıktan bahsediyordun bana ve korkularından. Aslında en kolay yalanlardan. Ben hırsız, sen yalancıydın bu oyunda. Alacaklarımız bitince, sözleri de bitirdik/dim.
Sen kaybolacaktın bende, eğer ben kalmaya devam etseydim. Bir kez daha gitmek düşüyordu bana, kırmadan. Nefret etmek, bazen geride kalan acıları azaltır küçüğüm. Belki gülerek anarsın beni, belki de “deliydi o” dersin. Senden çaldıklarımı anladığın gün, benim şimdi olduğum yere geleceksin. Bir pazarlığa oturmuştum bir gece. Biliyor musun, ben pazarlıkları hiç sevmem. Sana söylemedim bunu değil mi? Olsun, sende kendi anılarımı gördüm ve korkularımı. Kaçtıklarıma yakalandım ben hep. Şimdi gidişim de işte bu yüzden, sen bana yakalanma diye. Yoksa sende sana ait hiçbir şey kalmayacak. Çaldıklarımı yerine koyarak çıktım senden. Acemi yalanlarını da yanına iliştirdim, benden anı kalsın diye. Aldanışlarının yanına, anılarımı da koyarak düşün beni zamanlar sonra. Bu kez elin telefona gitmesin, senden çalacağım kalmadı artık. Yalan söyleyeceksen bana yine acemice, usta bir yüz ödünç al derim sana. Belki inanırım sana o zaman ve son bir kez öperim seni. İşte o zaman benden geriye sadece o kalır. Sen söyle şimdi, öpeyim mi son kez? Yoksa; deli bir veda bu, akıllı bir korkağın dilinden dökülen…
Mavisihir
Hürriyet
13 Mart 2010 Cumartesi
DELİ BİR VEDA BU, AKILLI BİR KORKAĞIN DİLİNDEN DÖKÜLEN…
Gönderen mavisihir zaman: 12:04
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder