BLOGGER TEMPLATES - TWITTER BACKGROUNDS

Hürriyet

29 Ağustos 2010 Pazar

ÇOK BİLE KALDIM!




Beklemeli miyim?


Hep bu soru dolanıp duruyor zihnimde.Neyi, neden beklemeliyim ben? Ne için harcamalıyım ömrümü? Alçaklardan uçmayan mutluğu yakalamak için, daha ne kadar zorlamalıyım kanatlarımı? Daha ne kadar yorulmalıyım?



Umutsuz musun diye soruyorlar? Ben umutsuz muyum?


Gerçeğin süzgecinden geçtikten sonra yaşam, elimde kalanlara bakmayı öğrendiğim için mi umutsuzum?


Yetmeliydim, yettim. Herşeyi tek başıma tükettim. Hayatı, acıyı, mutluluğu ve en uzakta olan aşkı...



Aşk!


Acıttı be!


Acıyınca yüreğim, ondan kaçmayı da öğrendim. Aldanmışlıkların ortasında kaldığım gün, ben bir duvar dibinde ağlamayı öğrendim. Ağladım evet...Utanmadan, saklanmadan ağladım. Yüzüme, ıslak gözlerime baktılar. Hüzünlü birer yeşil yapraktı onlar, bir saklanıp bir ortaya çıkan.



Ne farkınız var benden? Sizler de kaçmadınız mı ömrünüz boyunca bir şeylerden? Neden hep tuhafmışım gibi bakıyorsunuz bana? Neden hiç aynanız olduğumu farketmiyorsunuz?



Ben de sizlerden biriyim işte. Maviye tutkun, korkak, hatta ağlayan. Yiğitiliği bırakın artık yüzünüzden, ağlayın hadi. Korkmayın alay etmem sizlerle. Acizliğinizi vurmam yüzünüze.




Hüznün şarkısını dinlemeye başlayalım hep birlikte şimdi.



"Hani o bırakıp giderken seni

Yüzüme bu türlü bakmayacaktın"



Geride kalan olduk, bazen de giden. Hangisinin daha çok canı acır sizce?



Aslına bakarsanız ben de bilmiyorum. Her ikisi de acıyor, öyle de olmalı. Hep gidip, hem de geride kalabilmeli insan dediğin. Umutlarını da sırtlanmalı geride bırakmamak için.



Şimdi yeniden soruyorum. Ben umutsuz muyum? Hayal olan bir şey için, hayal kurmamak yaptığım. Sizin dediğiniz gibi, kaçmak belki de bunun adı. Varsın öyle olsun. Korkağa çıksın adım, kaç yazar. Gerçek süzgecinden geçtim ben, siz gelirken...



Hayat denen eleğe koydum herşeyi. İnsanlar, anılar, aşklar, yaşanmışlıklar...Delikler çok büyümüş olmalı ki; hiç bir şey kalmadı sallamaya başlayınca.



İşte!


İşte, o zaman öğrendim ben yalnızlığı sevmeyi. Hazinem, paylaşamayacağım yaşamım, herşeyim oldu yalnızlığım. Huzuru yerde, gökte aramayı bıraktım onu bulunca.



Huzurum...



Yalnızlık yerleşti gözlerime, yüzümdeki çizgilere. Daha güzel bakmaya başladım. "Deli mi ne?" diyeceksiniz. Deliyim belki. Herkes kadar, en az sizler kadar.



Şarkı bitti. Sohbet bitti.



Yalnızlığımı takınmalı, kendi dünyama geçmeliyim artık.


Çok bile kaldım!


Mavisihir

22 Ağustos 2010 Pazar

GEÇ KALDIN!






Bir masal anlattım kaybettiğim çocukluğuma.

Gözleri buğulandı,

Süzüldü bir damla sol yanağından.
Baktı;
'Geç kaldın!
Çoktan büyüdüm ben senin kaybettiğin yerde.'

Ne masal, ne han, ne yolcu...

Ölmüşüz meğer!



Mavisihir

21 Ağustos 2010 Cumartesi

ÖZLEMEK LAZIM





Özlemek lazım kardeş!

Özleyince anlarsın yaşadığını.

Özleyince sızlar yüreğin.

Özleyince alırsın çiçek kokularını.

Çünkü o zaman,
Özlenen kokar her yer...




Mavisihir

15 Ağustos 2010 Pazar

GERİ VERİN

Çocuk gibi sevmek istiyorum.
Çocuk gibi başımı gömmek kucağına.
Saçlarım okşansın diye beklemeyi istiyorum,
Bir busenin uçup yanağıma konuşunu izlemeyi.


Çocuk gibi özlemeyi istiyorum,
Hatta onlar gibi ağlamayı,
Şarkı söyler gibi.

Yeniden doğmayı istiyorum,
Yeniden çocuk olmayı.
Gözlerimi karanlıkta kapatıp,
Sadece gün doğunca,
Güneşe açmayı.


Ben bunları istiyorum şimdi.
Çok mu?
Geri verin bana eskilerimi,
Geri verin hayallerimi.
Çocukluğumu,
İlk nefesimi geri verin.


Mavisihir