BLOGGER TEMPLATES - TWITTER BACKGROUNDS

Hürriyet

19 Kasım 2010 Cuma

TUTSAKLIĞIN KELEPÇELERİNİ, KAĞITTAN DÜNYAMIZA İŞLEYEREK KIRIYORUZ



Bilinmezliklerle yaşamayı seviyordum belki. Sürekli gözlerimde soru işaretleriyle bakıyordum bana bakan diğer gözlere. “ Acaba sen misin?” der gibiydi hep sessiz sözcüklerim. Sessiz cevaplarımı alıyordum her seferinde.

“ Evet, benim. Aradığın yürek, özlediğin ruh, aslında senden eksilen ve sen olan her şey benim.”

Sen miydin?

Özlediğim, bilmeden beklediğim, sinemi iki dağ arasına sıkıştıran sen miydin?

Bilemezdim…

Sabah yeniden uyanacak insanlık güne, yeniden dolacak sokaklar ve herkes benim gibi mi bakacak acaba başka gözlere? Soru işaretlerin arkasına saklanmış anlamsızlıkları mı yakalayacağız birlikte? Ellerimizi bunun için mi birleştireceğiz? Bu ana dek yaşanmış tüm imkânsızlıkları mı aşacağız aniden? Yeni doğan güneşle birlikte, yeniden mi başlayacağız yaşamaya?

Issız kentlerde tutsak olduğumuz pencerelerde geçen ömrümüzü, değiştirelim şimdi başkalarının ömürleriyle. Değiştirip, bambaşka kimliklere bürünelim. Kalıplarımızdan çıkarak yaşayalım isyanlarımızı, sevdalarımızı, hatta yaslarımızı. Yitip gidenlerimizin ardından fenerler yakarak aydınlatalım yollarımızı. Her birinin sonuna, siyah kapılar koyalım. Bizim cehennemlerimize açılan kapıları ters çevirelim hatta. Değiştirelim aklınıza gelecek her şeyi.

Değiştirelim bu şehirleri…

Dingin denizlere sürelim sandallarımızı. Kâğıttan olsun evlerimiz, sandallarımız ve küreklerimiz. Maviyi deldikçe küreklerimiz, yazalım satır satır düşlerimizi. Seni, beni, bizi, herkesi anlatalım. Sır olmaktan çıksın her şey. “Tutsaklığın kelepçelerini, kâğıttan dünyamıza işleyerek kırıyoruz” diye haykıralım bir şarkıda. Dilimize pelesenk olmuş tüm cümleleri serbest bırakalım.

Saralım kâğıtlara kendimizi ve öyle saklayalım mum kokulu geceler için…

Mavisihir

1 yorum:

Profösör dedi ki...

Ey yedinci kat gök.. Göster kendini..

Dedim. Senin bu yazını okudum. Gök yarıldı. Yıldızlar döküldü birer birer avuçlarıma.