BLOGGER TEMPLATES - TWITTER BACKGROUNDS

Hürriyet

28 Nisan 2012 Cumartesi

Aşkın Azrail'i Olacağım






      İçimden akan zehirdi bu gece gözyaşlarım. Damladığı yerde dağlanmış yaralar bıraktı yanaklarımda. Senin izinle doldu yüzüm, yüreğim. Günü seninle doldurarak yaşanmış bir aşk bırakıyorum ardımda giderken. Gitmek zormuş, sen bilmezsin bunu. Çünkü sen bana hiç gelmedin sevgili.

      Öfkemi yutuyorum bir yudum suyla. İçimdeki harlı sevginden daha büyük değil nefretim. Geçecek bir yıkılış öyküsü değildi bu son ayrılık. Gidip gidip yeniden gelmelere son verendi. Saklanmış anılara gebe kalmış bir geçmişi silendi. Sol yanımdaki sızı, bazen de bir damla gözyaşında arınacak kirli bir hatıra. Bir daha çağırmayacağım bir isimsin şimdi.

       İçimden söküp atmakla yetinmeyeceğim seni. İhanet ne emrediyorsa yüreğime, dibine kadar yapacağım hepsini. Acımadan acıtacağım gülen gözlerdeki ışıkları. Ateş böceklerini salacağım yüreklere her gece ve her gece başka bir canı alacağım yeryüzünden. Aşkın Azrail’i olacağım…

      Her depremden sonra, yeniden yapılır evler. Her çürüyen ağacın yerine, yeni bir fidan filizlenir kalan köklerinden. Ölen her aşkın ardından bir çivi saplarsın yüreğine. Çivi çiviyi sökermiş sevgilim, ben de seni kanatarak sökeceğim içimden.  Saklı gizli yapacağım tüm motiflerini geleceğin.

      Seni kâbuslarıma ortak edeceğim her gece. Kara bulutları salacağım üzerine dualarımla. Bensizliği yaşatacağım sana dibine kadar. Benli olduğun anları arayacaksın, gün ışığını karanlıklarına taşıyarak. Oysa ben, o zaman çoktan terk etmiş olacağım seni dört yanından.

      İzlerimi tırmalayacaksın her gün, tazeliğini korusun diye. Kimsesizliğinde acizce beni yaşamaya çalışacaksın ama nafile. Ben gittim sevgili, yıl oldu. Geçmiş ise bir tutam yalan oldu, köhne bir dolabın rafında.  Sesini kimse duymayacak o dehlizde ve sen de içinden öleceksin yavaş yavaş…

      Özür dilerim…
      Seni bundan daha az acıtamayacağım için. Kulağımdaki sesini unuttuğum için. Sevdalın olacakken, Azrail’in olduğum için…

Funda Kocaevli

17 Nisan 2012 Salı

Bir de Sen'i Gönder Bana





Hangi sevdanın demini alıyorsun? Hangi çiçeğe boyadın gözlerini? Hangi omuzda soluk alıyorsun?
Gidebildin mi sevgili? Doğruyu söyle...
Güneşi karşıladığımız onca sabahın ardından, kendini dipsiz bir bensizliğe mahkûm ettin mi?
Belki de, gönüllüsün. Kim bilir?
Gitmeye koyulmak kolay tabi.
Gerçekten gitmek, zor. Unutmak, zor...
Hatırında kalacak gülüşüm, biliyorum. Özlemesen de...
Özleyeceksin biliyorum, çünkü ben...
Ben seni çok özlüyorum...

Bende neyin kaldı, biliyor musun? Aslında nelerin demeliyim.
Gülüşün, hecelerin...
Kokun da kaldı saçlarımda. Adının anlamı kaldı bir de sevgili...
"Sen kaldın" diyeceğim. Ben gittim diyeceksin.
De...

Ben biliyorum ya, benden gitmediğini, gidemediğini. Sevmeye hevesindim ben senin. Gülüşünün kenarında konuşlanmış gamzende saklardın beni.

Hani, ellerimiz karışmıştı birbirine. Çözülmesin diye, düğümler atmıştık sıra sıra, sonra da gülmüştük birbirimizin gözlerinde. Kelimeler olmadan anlatırdık birbirimizi. Konuşmadan severdik…

Şimdi ben, bekliyorum. Seni beklemeyi de seviyorum ben, seni sevdiğim gibi. Gidemediğin yerlerden kokunu gönder bana. Saçlarıma sensizlik sindi sevgili. Bir de, bakışlarını gönder. Gözlerim ışıksız sen yokken.

Bir de, Sen’i gönder bana. Sen’sizim sevgili…


Funda Kocaevli