BLOGGER TEMPLATES - TWITTER BACKGROUNDS

Hürriyet

17 Eylül 2012 Pazartesi

Aşka Dair Şizofrenik Söylemler-11


     Ruhum olan bir eskici,  tanırdım eskiden. Ruhum olan ve aslında ruhsuz…
     Şarkı söylerdi, elinde gitarı salınırdı kapkara bir gecenin ucunda.  Çoğunlukla ıssızdı ya da ıssızlıkta kalmıştı…

     Öyleydi, böyleydi ama güzel gülümserdi be!

     Kara bir pencerenin ardındayken, çok da düşünmemiştim onun ruhsuz oluşunu. Seviverdim gülüşünü, benimsedim gözlerini.
     “Issızmış, ruhsuzmuş “ dediler.  Dinlemedim, hatta hiç istemedim dinlemeyi. Duyabildiğim, duymak istediğim sadece onun sesiydi…

     Aklıma düştü şimdi bir şarkısı… Gülümsedim…
     Ruhsuz ve ıssızdı belki ama benimdi. En güzeli de, “Ruhum!” derdi…

     Öyle bir söylerdi ki o kelimeyi, “başka birinin dudaklarına asla yakışmaz” diye düşünürdüm.  Yakıştırmazdım da… Kendim bile söylemeye çekinirdim hatta. O kelime, O’na çivilenmişti nazarımda…

    Kıyamazdı bana, biliyor musunuz?
    Ondan olmalı, gerisinde kalan karanlık çerçeve…

    Karanlık bir pencere kenarında beklerken, dışarıdan sızan bir yabancı oldu Ruhum.

     Aşk nedir?
     Ruh hastalığıdır demiştik değil mi? Ruhsuz biri bu hastalığa nasıl yakalanır sizce?

     Bence yakalanmaz.  Onların aşk dedikleri, karanlık bir yalan olmasın?

     Aşk, kendi başına insanı alabora eden bir muammayken,  ruhsuzların başkalarına ruh olmasını beklemek saçma…

     Bir insanı, gözlerinde ve gülüşünde sevme alışkanlığımı hala bırakamadım. Belki de, benim hastalığımın tedavi edilemeyecek tek belirtisidir bu.

     Her insan, bir dünyadır. Her insan yine başka bir insandan dünyasını vermesini bekler. Ruhuna can olacak bir sevgili ister.  Alacağı bir dünyanın karşılığında, dünyaları vermeye hazırdır ruh.

     Şizofrenik bile olsa Aşk’ı sever, arar, sorar,  tutup çeker ellerinden. Sevgilinin gülüşünü takip eder köşe bucak saklanıp. Ürkütüp kaçırmak istemez.
O gülüş var ya!  Dünyalar yığılsa önüne, tek bir tebessüme ölünür be!

   Neyse…
   Hala nefes alabildiğimize göre, farazi aşk derslerine gerek yok.

    Bir gün, bir yerde, ne renk olduğu çok da önemli olmayan bir çift göz, tebessümü başka bir dudaktan seyretmek istemeyeceğiniz bir yüz elbet bulacak sizi ve tam on ikiden vuracak…

   Sabır kelimesi korkutsa da bir şizofreni, bütün bunlar için azıcık gayret edilebilir değil mi?

   Ruh olmaya ve ruhlarımızı bulmaya koşuyoruz şimdi.
   3.2.1 fırla!

Funda Kocaevli


0 yorum: