Geceye dip not düşüyorum yokluğunu. İliştiriyorum seni tüm yalnızlıklara. Terketsem seni, ağlıyorsun mızıkçı bir "Yapma! Kırma, sana uzanan parmakları. Avucumdaki çiçeğe bir yudum su olsun gözyaşın." Neyse, unut dediklerimi. Kal orada! Ruhunu askıya almış bir adam, üstü kalan acıların faturasına imzalı bir Dokunulası bir yüz olsan, ellerim değmez dudaklarına. Dudağının kenarına konmuş gamzende birikir ihanetin karası. Geceye asılmış bir anı, gölgesi düşen bir... "Hayalet" demeliyim belki... Gitmeme izin ver. Çıkıp, çekmeliyim kapıyı ardımdan. Zimmetine aldığın tüm gecelerden sıyrılmalıyım. Ya da sen git! Geceden, günden hatta içimden de çık git. Kovuyorum seni, çok ama son kez... Sildikçe yeniden doğan hatıralarına inat, unutmalı seni. Hatta, sevmeleri de kaldırıp atmalı yürekten. Ne varsa geride kalan, yürürlükten kaldırmalı. Sen zamanlarında kondu senli hayatın notları, şimdi yok olmalı... Ne kalem yazmalı adını, ne düşünmeli akıl. Sanki hiç yaşanmamış, hiç doğmamış, hiç sevmemiş gibi... Sevilmemiş gibi... Yıkıp döken bir sel, almalı her şeyi. Sana, bana ve bize dair her şeyi... Acaba var mıydı? Yani bize dair olanı... Git hadi! Yüklen tüm şiirlerini, "ben" gibi susarak git şimdi... |
Funda Kocaevli
|
Hürriyet
27 Kasım 2012 Salı
Yüklen Tüm Şiirlerini
24 Kasım 2012 Cumartesi
Sevgili, Azıcık Bak Gözlerime Ve Bizi Hatırla
Gece kör, ben sarhoşum. Anılar boz bulanık belleğimde. Sen
ise, adını koyamadığım acı bir anısın, ya da tadını unuttuğum şarap.
Defalarca söylediğim yalanlarıma inanıyorum artık.
“Sevmiyorum” diye haykırıyorum yalnızlığımda. Evet, yalnızlığımda. Çünkü kimse
duymuyor bu çığlıkları. Gerçek, gün gibi ortada…
Yalan haykırışların arasında bırakıp gittin beni sevgili…
Dilimin dönmediği cümleler kuruyorum rüyalarımda. Çağrılar bırakıyorum düşlerine. Uykusuz geçecek
gecelerde, zorla uyuyorum yüzüne olan hasretim yüzünden. Belki bir gün…
Belki, gelirsin…
Belki, sana olan körlüğüm geçer gelişinle. Gözlerimden
geçecek bir ışık aydınlatır beni.
Yeniden “ışığım” diye seslenirim sana.
Belki yine, beraber seviniriz Perşembe gecelerinde…
Acıyor…
Acıdan daha başkasın sen. Kanıma karıştın o ilk bakışınla.
Artık, en içime çöreklenen adsın…
Yüreğine değen bir nefes olmayı diledim şimdi. Teninde gezinen bir damla terdeki tuz ya da…
Sevgili, azıcık bak gözlerime ve bizi hatırla…
Funda Kocaevli
23 Kasım 2012 Cuma
Senin Acın Eskimiyor Sevgili
İlintisiz, arkasında hiç kırıntı bırakmayan bir aşktı
bizimkisi. Başka bir gözle bakıldığında da, ömür törpüsü.
Geçmişe bakınca, eksildiğini hissettiğin bir zaman örüntüsü
yaşadık.
Yaşlandık...
"Canın yandıkça hatırla" dedin ya bana, ben artık
onu da yapamıyorum. Öyle depremler oldu ki senin ardından, öncülerle artçıları
karıştırır oldu hayat...
"Hayat" diyorum, çünkü ardında ondan başka kalan
olmadı. Yalnızlığı koluna taktı hayat. Ebesi olmayan bir oyun içinde kaldım.
"Yaşıyor musun?" diye soruyorlar, bomboş
bakıyormuşum sevgili. Gözlerimdeki manayı seninle yitirdiğimi nerden bilsin bu
hayatın fanileri...
Varsın, nefes alırken ölenlerden olayım. Varsın, sevmeyi
bilmeyenler arasında dolanayım.
Biliyor musun, her yan duvar burada. Yüreğim eskiyor,
yaşlanıyor tenim. Ölüyorum galiba...
Şiirler okuyorum, bazen de...
Dilim varmıyor sensizliğin yangının derecesini söylemeye.
Çıkmaz sokak gibi bir ketumluğun içinde kaldı dudaklarım. Sadece seni sayıklıyorum
yalnızlığıma gömülüyken. Sadece sen!
Sen yokken, eskiyorum gelecek günlerimin eskileri içinde.
Bahane arıyorum, seni rüyalarıma çağırmak için. Bazen geliyorsun, bazen de
kokunu salıyorsun başucuma. Yetmiyor...
Kenarından küçük bir çengelle tutturulan bir sevda
koyuyorsun önüme. Bilmiyor musun, benim "Ölüme kadar" dediğimi son
nefesimde bile?
"Acılar da eskir" diyor gözlerimdeki karanlığı
gören herkes. Eskimiyor, öğrendim.
Senin acın eskimiyor sevgili!
Anıların da, tazelemiyor artık nefesimi. Öyle kronikleştin
ki içimde; gelecek olsan, geçmeyecek içimin ağrısı. Biliyorum...
Gelme en iyisi...
Funda Kocaevli
17 Kasım 2012 Cumartesi
Gel, Bitir Bu Ağrılı Sensizliği
Vurdun !
Yaraladın tam öbeğinden yüreğimi.
Evet, kanattın içerimi…
Buydu yıllardır içinde sakladığın hesap. Acımasızca acıtmaktı
içimi, tek gayen.
Yaptın, yıktın, yaktın hatta…
Ellerine bak şimdi, kanım damlıyor parmak uçlarından. Tırnak
diplerine giriyor, sızıyor ruhum çatlaklarından içeri.
Korkma, kalmaya niyetliyim…
Senin gidişin gibi olmayacak, benim ölümüm bile.
Ellerinden ya!
Ziyanı yok o yüzden…
“Gitmek” , hiç söylemiyorum bunu biliyor musun? Her gidiş,
aynı sen gibi kokuyor sevgilim. Dayanamıyorum o zaman seni özlemeye. Gözlerinde
uyanmadığımı bilmek, ağrıtıyor gözlerimi…
Uyumak istiyorum…
Sabahsız bir düş görüyorum gecelerimde.
Sensiz olan her şeye küstüm ben doğduğundan bu yana sevgili.
Aşk, ayrılık, rüya, şarkılara bile
küstüm. Dedim ya, içinde senin olmadığın her şeye, bazen gökyüzüne bile…
O yüzdendir gidişim.
Özlemek de bitti şimdi, sensizlik de…
“Dön” demiştim sana, öldüresiye geleceğini bilsem de “dön”
dedim işte. İçinde intikamla beslenmiş bir Azrail’le dön! Gel, bitir bu ağrılı
sensizliği…
Funda Kocaevli
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)