İlintisiz, arkasında hiç kırıntı bırakmayan bir aşktı
bizimkisi. Başka bir gözle bakıldığında da, ömür törpüsü.
Geçmişe bakınca, eksildiğini hissettiğin bir zaman örüntüsü
yaşadık.
Yaşlandık...
"Canın yandıkça hatırla" dedin ya bana, ben artık
onu da yapamıyorum. Öyle depremler oldu ki senin ardından, öncülerle artçıları
karıştırır oldu hayat...
"Hayat" diyorum, çünkü ardında ondan başka kalan
olmadı. Yalnızlığı koluna taktı hayat. Ebesi olmayan bir oyun içinde kaldım.
"Yaşıyor musun?" diye soruyorlar, bomboş
bakıyormuşum sevgili. Gözlerimdeki manayı seninle yitirdiğimi nerden bilsin bu
hayatın fanileri...
Varsın, nefes alırken ölenlerden olayım. Varsın, sevmeyi
bilmeyenler arasında dolanayım.
Biliyor musun, her yan duvar burada. Yüreğim eskiyor,
yaşlanıyor tenim. Ölüyorum galiba...
Şiirler okuyorum, bazen de...
Dilim varmıyor sensizliğin yangının derecesini söylemeye.
Çıkmaz sokak gibi bir ketumluğun içinde kaldı dudaklarım. Sadece seni sayıklıyorum
yalnızlığıma gömülüyken. Sadece sen!
Sen yokken, eskiyorum gelecek günlerimin eskileri içinde.
Bahane arıyorum, seni rüyalarıma çağırmak için. Bazen geliyorsun, bazen de
kokunu salıyorsun başucuma. Yetmiyor...
Kenarından küçük bir çengelle tutturulan bir sevda
koyuyorsun önüme. Bilmiyor musun, benim "Ölüme kadar" dediğimi son
nefesimde bile?
"Acılar da eskir" diyor gözlerimdeki karanlığı
gören herkes. Eskimiyor, öğrendim.
Senin acın eskimiyor sevgili!
Anıların da, tazelemiyor artık nefesimi. Öyle kronikleştin
ki içimde; gelecek olsan, geçmeyecek içimin ağrısı. Biliyorum...
Gelme en iyisi...
Funda Kocaevli
0 yorum:
Yorum Gönder