Ruhum olan bir
eskici, tanırdım eskiden. Ruhum olan ve
aslında ruhsuz…
Şarkı söylerdi,
elinde gitarı salınırdı kapkara bir gecenin ucunda. Çoğunlukla ıssızdı ya da ıssızlıkta kalmıştı…
Öyleydi, böyleydi
ama güzel gülümserdi be!
Kara bir pencerenin
ardındayken, çok da düşünmemiştim onun ruhsuz oluşunu. Seviverdim gülüşünü,
benimsedim gözlerini.
“Issızmış, ruhsuzmuş “ dediler. Dinlemedim, hatta hiç istemedim dinlemeyi.
Duyabildiğim, duymak istediğim sadece onun sesiydi…
Aklıma düştü
şimdi bir şarkısı… Gülümsedim…
Ruhsuz ve ıssızdı
belki ama benimdi. En güzeli de, “Ruhum!” derdi…
Öyle bir söylerdi
ki o kelimeyi, “başka birinin dudaklarına asla yakışmaz” diye düşünürdüm. Yakıştırmazdım da… Kendim bile söylemeye
çekinirdim hatta. O kelime, O’na çivilenmişti nazarımda…
Kıyamazdı bana,
biliyor musunuz?
Ondan olmalı, gerisinde kalan karanlık çerçeve…
Karanlık bir
pencere kenarında beklerken, dışarıdan sızan bir yabancı oldu Ruhum.
Aşk nedir?
Ruh hastalığıdır
demiştik değil mi? Ruhsuz biri bu hastalığa nasıl yakalanır sizce?
Bence
yakalanmaz. Onların aşk dedikleri,
karanlık bir yalan olmasın?
Aşk, kendi başına
insanı alabora eden bir muammayken, ruhsuzların başkalarına ruh olmasını beklemek
saçma…
Bir insanı,
gözlerinde ve gülüşünde sevme alışkanlığımı hala bırakamadım. Belki de, benim
hastalığımın tedavi edilemeyecek tek belirtisidir bu.
Her insan, bir dünyadır. Her insan yine başka
bir insandan dünyasını vermesini bekler. Ruhuna can olacak bir sevgili ister. Alacağı bir dünyanın karşılığında, dünyaları
vermeye hazırdır ruh.
Şizofrenik
bile olsa Aşk’ı sever, arar, sorar,
tutup çeker ellerinden. Sevgilinin gülüşünü takip eder köşe bucak
saklanıp. Ürkütüp kaçırmak istemez.
O gülüş var ya! Dünyalar yığılsa önüne, tek bir tebessüme
ölünür be!
Neyse…
Hala nefes alabildiğimize
göre, farazi aşk derslerine gerek yok.
Bir gün, bir
yerde, ne renk olduğu çok da önemli olmayan bir çift göz, tebessümü başka bir
dudaktan seyretmek istemeyeceğiniz bir yüz elbet bulacak sizi ve tam on ikiden
vuracak…
Sabır kelimesi
korkutsa da bir şizofreni, bütün bunlar için azıcık gayret edilebilir değil mi?
Ruh olmaya ve
ruhlarımızı bulmaya koşuyoruz şimdi.
3.2.1 fırla!
Funda Kocaevli