BLOGGER TEMPLATES - TWITTER BACKGROUNDS

Hürriyet

1 Ekim 2009 Perşembe

AŞK, ÇIĞLIKTA...

Seni yaşamak, bir masalın sonunu bilmemek gibi. Seni yaşamak, bilinmeyen bir şarkıyı bağırarak söylemek gibi. Seni yaşamak, amber kokuları arasında dans etmek gibi. Yanacağını bile bile ateşe dalmak gibi. Issız bir gecede, ateş böceklerinin ışıltısıyla aydınlanmak gibi. Sana tabi olmak, böyle bir şey işte.



“Yaşamadım, bilmem” diyemezsin. Kokunu duyup da koklamadım, nefesinle ciğerlerimi doldurmadım da diyemezsin. Başucunda duran kitaptır, aşk. Geceleyin, denizin som yeşilini fark edip, dalıp dalıp gitmektir. Yakamozları saçlarına takıp izlemektir. Usul usul kanına işlemektir. Derin uykulardan uyanıp, bir daha hiç rüya görmemektir.



Kar tanesinin bu satırlara düşüp de hiç erimemesine benzer, seni yaşamak. İmkansızlıkların içinde yeşermektir, hayat. Bir nefes kendin için alırken, iki tane de O’nun için almaktır. Sol yanım sen, sağ yanım sevda. Deli bir ırmak, benim yolum. Çığlık çığlığa akıp, denizde yiter aşk. Her şeyin vardığı yer, sen. Başlangıçlarda ezeliyeti yaşayan da, ben.



Susmak mı lazım? Nasıl susulur bilir misin? Böylesine harlarken ateş, susarak söndürülür mü?



Gel, dayan sol yanıma. Yüreğimin üzerine koy sevdalı elini. Dinle…Damarıma akan her damlada, ateşin harlanışını izle doyasıya. Her darbesinde yüreğimin, adını resmettiğini gör. Saklan gözlerimin arkasına. Bir de benden izle sevdanı. Bir de benden yaşa.



Sözcüklerin lal olduğu bir çığlık olsun gökyüzü. Sen geldin gönlüme, ne ayın hükmü kaldı ne de güneşin. Yaşayan alemin güzel yüzü, döner dururum sana varayım diye. Uzat elini, çok geç kaldım. Aşk, çığlıkta…




Mavisihir

0 yorum: