BLOGGER TEMPLATES - TWITTER BACKGROUNDS

Hürriyet

26 Temmuz 2009 Pazar

TUT ELİMDEN, ÇIKAR BENİ

Aldatmalardan, yalanlardan, palavralardan bahsedelim bu kez. Ama dürüstçe, “aman sende ne yaparsa yapsın bana dokunmasın” lar olmadan. Dünyadaki nüfusu, ve her saniye bir insanın bu saydığımız şeylerden birini yaptığını düşünün. Ne kadar acıdır ki; artık zamanımızda olması gereken haliyle yaşamak anormal olmaya başladı dostlar. İnsanların ayaküstü yalan üretim merkezi gibi işlediklerini bir düşünsenize. Of of! Çekilecek dert, yaşanacak dünya değil burası deyip, her şeyi bir kenara atıp kaçıp gidiveresi geliyor insanın. Sorun burada, nereye peki? Her yer bunlardan dolu. Gidip kendimizi köprüden aşağıya mı bıraksak acaba? İşin ironisi tabi bu…



Eskiden Yeşilçam yapımlarını izlerken, insanların böyle yaşamadığını biliyordum. Şimdi seyredilen dizilerin filmlerin normal yaşamdan farkı yok dikkat ederseniz. Sanallığı yaşantımızın içine ne kadar sindirdiğimiz ortada. Tamamını kaplamış durumda, neredeyse. Sevmeler, sevişmeler, dostluklar, paylaşımlar hatta birbirimize verdiğimiz sözlerin hepsi sanal. Sanal ve yalan. Böyle bir ortamda, bir şeyleri çalmak ya da ortada sahipsiz gibi duran bir şeyi emek vermeden üzerine çöreklenir gibi sahiplenmek kolay. En kolayı da yalan söylemek.



Nedense ben dönüp dolaşıp, hep bu yalan olgusuna takılı kalıyorum. Küçüğü büyüğü var mıdır? Beyazı, pembesi, mavisi ya da siyahı, gecesi ve gündüzü olur mu? Yalan, yalan değil midir? Hepsi aynı kapıdan çıkmıyor mu, dilden? Hepsini aynı kulak duymuyor mu? Aynı yürek inanmıyor mu? Hepsi aynı yeri yaralar, hepsi aynı kanı akıtır, aynı acıyı verir. Yalan değişmez, yıkar.



Ben söylemedim mi? Söyledim, dürüst olacağım ama devamın getirmek zor. O yüzden cesaret edemedim. Ben bu kadarken, değişmeyecekken, yarın sabah kalktığımda başka bir insan olmayacakken, adım sanım belliyken, …..ken gerek yok yalana. Bu gün söylersin yarın sabah senin ayağına dolanır düşersin. Ne özrü olur bu ayıbın, ne de affı. Aynaya bakınca, başını yastığa koyunca insan ister istemez kendi muhasebesini yapıyor aslında. Vicdan sahiplerindenseniz, gece uyuyabilmek için zaten ne yalan söylersiniz, ne aldatırsınız, ne de kandırırsınız değil mi? Kendi iç huzurumun bencilliği bu işte, benliğimin ve vicdanımın temizliğini istiyorum. Senin gibi, onun gibi, nefes alan tüm şahıslar ve varlıklar gibi.


Herkesin aynı şeyleri bekleyip özlediği bir dünyada, başlangıcı birilerinin yapması gerekiyor sanırım. Neden bu biz olmayalım? Vicdanların nefes almasına izin verin dostlar, kara dumanların içinde kalmış benliklerimiz. “Tut elimden, çıkar beni”




Mavisihir

0 yorum: